Mustafa BALCI
Köşe Yazarı
Mustafa BALCI
 

UZAYDA İKİ YALNIZ KOVBOY… (ve Sabah Şerifleriniz Hayırlı Olsun)

Aslında bu kovboylar içerisinde biri gerçekten artık tamamen yalnız başına kaldı. Güneş sisteminden çıktı ve yıldızlararası uzayın kenarındaki bir bulutun girişine ulaştı. Fırlatıldıktan tam 47 yıl ve 25 milyar kilometre gittikten sonra. (Aslında 1 arpa boyunun milyonda biri kadar bile gidemedi henüz!) Bahsettiğimiz yalnız kovboylar, tahmin ettiğiniz gibi Voyager 1 ve 2. Güneş sistemini terk eden ise Voyager 1. Şimdi onun ilginç ve benzersiz yolculuğuna bir bakalım. ABD’nin Uzay Programını yöneten kuruluşu NASA 1977 yılında Jüpiter ve Satürn’ü daha yakından gözlemlemek amacıyla iki uzay aracı fırlattı. İlkini esas görevinden daha sonra sonsuz uzaya göndermeyi planladı. Uzay aracını buna göre hazırladı. Ola ki yol üstünde(!) birilerine rastlar ise uzaylılara kim olduğumuzu anlatmaya yarayabilecek bir donanımlar yerleştirdi. Neydi bu donanımlar, öncelikle bir gramafon kaydı, yani bir plak hazırlandı. Bu plak içerisine dalga, rüzgar, gök gürültüsü, hayvan sesleri gibi doğal sesler yer aldı. Ayrıca değişik kültürlerden müzik kayıtları (ünlü klasik müzik örnekleriyle birlikte çeşitli dönemlerin ve yörelerin halk müzikleri) ile birlikte 55 ülkenin insanlarının kendi seslerinden “uzaya seslenişleri” de yer aldı. İşte başlıktaki parantez içinde yer alan söylem burada gündeme geliyor. Plağın direktörü ünlü Astronom Carl Sagan Türkiye’den de bir seslenişin olmasını istedi. Ancak bunu kim yapar arayışı sırasında 1960’lı yıllarda İstanbul’da Robert Kolej’de ders vermiş ve Türkçe bilen Prof. Dr.Peter Ian Kuniholm’u bulurlar, o da büyük bir keyifle uzaya gidecek Türkçe deyişin sahibi olur. “Sabah Şerifleriniz Hayırlı Olsun” Kayıt biter bizim mesaj uzaya gider, daha sonda hoca bunun nedenini açıklar. Kendisi Robert Kolej’de İngilizce eğitmenliği sırasında ünlü şairimiz Behçet Kemal Çağlar da aynı okulda edebiyat hocalığı yapmaktadır ve her sabah Prof.Kuniholm ile karşılaştığında “sabah şerifleriniz hayırlı olsun efendim” demektedir. Bunu ezbere bilen hoca da uzaya gidecek ses kaydında bu seslenişi kullanmaktan çekinmez… Plakta sadece bunlar yoktur. İlaveten güneş sistemi ve gezegenler, insan anatomisi, DNA yapısı, zaman, boyut ve kütle ölçü birimleri, kimyasal bileşikler, hayvanlara ait bilgiler, insan üreme sistemi görselleri yer almaktadır. Burada ilginç bir not var onu belirtmem gerek; Plağa bir erkek ve bir kadının çıplak çizimleri yerleştirilir. Ancak bazı çevreler(!) buna şiddetle karşı çıkar ve sonuçta Carl Sagan ve arkadaşları bu çizimi kaldırmak zorunda kalırlar. Böylelikle karşı çıkanlar uzayda bile insanlığın namusunu korumuş olmaktan çok mutlu olmuşlardır herhalde… Yeniden yalnız kovboy Voyager 1’e dönersek, Jüpiter ve Satürn Halkaları araştırmalarının ardından verilen Uranüs ve Neptün uzak gezegenleri de teftiş işini kardeşi Voyager 2’ye bıraktı ve NASA patronlarının direktifi ile sonsuz uzaya yol almaya başladı. 2004 yılında iticileri bozuldu ve uzun uğraşılardan (20 yıl) sonra 2024 te yeniden çalıştırıldı. Bu arada haberleşmenin “Alo burası NASA hey Voyager iticilerini yaptık” gibi bir konuşma düşünüyorsanız biraz yanılıyorsunuz. Çünkü bu komutlar tam 21 saat sonra taraflara ancak ulaşabiliyor. Bu şekilde bir tamiratın 20 yıl sürmesini de olağan karşılamalı. Ne demiştik, Voyager 1 şu anda dünyadan 25 milyar yıl uzaklıkta, yani 47 yılda bir arpa boyu bile yol gidemedi. Şu anda ancak 1 ışık/gün yol alabildi. Yani ışığın 1 günde aldığı yolu ancak alabildi. Peki böyle yılda 540 milyon kilometre hızla gitmeyi sürdürürse yolunun üzerindeki en yakın Zürafa Takımyıldızı’nın Gliese 445 yıldızına 40.000 (kırk bin) yılda yaklaşabilecek. Yaklaşabildiği mesafe ise 1,6 ışık yılı.(Yani yaklaşık 15.000.000.000.000 km) Bilim insanları buna “yakınından” diyor, nasıl bir yakınlıksa, benim aklım almıyor… Elbette ben Astonomi ile ilgileniyorum ama astronot veya astrofizikçi değilim. Bu arada diğer yalnız kovboy Voyager 2 yi merak edebilirsiniz. O da Uranüs ve Neptün’ü ziyaret eden ilk dünyalı araç olarak tarihe geçti ve kardeşinin ardına uzay yolculuğuna çıktı. İki durakta geciktiği için halen 21 milyar km ile 1’i takip ediyor. İşi uzun, sadece Güneş Sisteminin kıyısındaki Oort Bulutu’nu geçmesi 30.000 yıl alacak… Evren inanılmaz bir yer. Üzerine yazacak çok yazı var. Bilinen en uzak noktası 93 milyar Işık Yılı ötesi. Yani 93.000.000.000 çarpı 9.331.200.000.000 km. Çarpmak mesele değil de okuması zor oluyor! Peki ötesinde ne var, nasıl oluyor da astronomlar evrenin yaşı kadar olan geçmişi yıldızların ışıklarını izleyerek görebiliyorlar? Ben bilmiyorum, ama üzerinde tartışmakta yarar var. Bu arada belki aklınıza gelebilir şu soru, yahu bizim kovboylara hiç kimse rastlayamadı mı acaba 47 yılda? Durun bakalım, henüz bir arpa boyu gidemediler, henüz kimse yok. Yani kimseye “sabah şerifleriniz hayırlı olsun” diyemedik…
Ekleme Tarihi: 09 Ekim 2025 -Perşembe

UZAYDA İKİ YALNIZ KOVBOY… (ve Sabah Şerifleriniz Hayırlı Olsun)

Aslında bu kovboylar içerisinde biri gerçekten artık tamamen yalnız başına kaldı. Güneş sisteminden çıktı ve yıldızlararası uzayın kenarındaki bir bulutun girişine ulaştı. Fırlatıldıktan tam 47 yıl ve 25 milyar kilometre gittikten sonra. (Aslında 1 arpa boyunun milyonda biri kadar bile gidemedi henüz!)

Bahsettiğimiz yalnız kovboylar, tahmin ettiğiniz gibi Voyager 1 ve 2. Güneş sistemini terk eden ise Voyager 1. Şimdi onun ilginç ve benzersiz yolculuğuna bir bakalım.

ABD’nin Uzay Programını yöneten kuruluşu NASA 1977 yılında Jüpiter ve Satürn’ü daha yakından gözlemlemek amacıyla iki uzay aracı fırlattı. İlkini esas görevinden daha sonra sonsuz uzaya göndermeyi planladı. Uzay aracını buna göre hazırladı. Ola ki yol üstünde(!) birilerine rastlar ise uzaylılara kim olduğumuzu anlatmaya yarayabilecek bir donanımlar yerleştirdi.

Neydi bu donanımlar, öncelikle bir gramafon kaydı, yani bir plak hazırlandı. Bu plak içerisine dalga, rüzgar, gök gürültüsü, hayvan sesleri gibi doğal sesler yer aldı. Ayrıca değişik kültürlerden müzik kayıtları (ünlü klasik müzik örnekleriyle birlikte çeşitli dönemlerin ve yörelerin halk müzikleri) ile birlikte 55 ülkenin insanlarının kendi seslerinden “uzaya seslenişleri” de yer aldı.

İşte başlıktaki parantez içinde yer alan söylem burada gündeme geliyor. Plağın direktörü ünlü Astronom Carl Sagan Türkiye’den de bir seslenişin olmasını istedi. Ancak bunu kim yapar arayışı sırasında 1960’lı yıllarda İstanbul’da Robert Kolej’de ders vermiş ve Türkçe bilen Prof. Dr.Peter Ian Kuniholm’u bulurlar, o da büyük bir keyifle uzaya gidecek Türkçe deyişin sahibi olur. “Sabah Şerifleriniz Hayırlı Olsun”

Kayıt biter bizim mesaj uzaya gider, daha sonda hoca bunun nedenini açıklar. Kendisi Robert Kolej’de İngilizce eğitmenliği sırasında ünlü şairimiz Behçet Kemal Çağlar da aynı okulda edebiyat hocalığı yapmaktadır ve her sabah Prof.Kuniholm ile karşılaştığında “sabah şerifleriniz hayırlı olsun efendim” demektedir. Bunu ezbere bilen hoca da uzaya gidecek ses kaydında bu seslenişi kullanmaktan çekinmez…

Plakta sadece bunlar yoktur. İlaveten güneş sistemi ve gezegenler, insan anatomisi, DNA yapısı, zaman, boyut ve kütle ölçü birimleri, kimyasal bileşikler, hayvanlara ait bilgiler, insan üreme sistemi görselleri yer almaktadır.

Burada ilginç bir not var onu belirtmem gerek; Plağa bir erkek ve bir kadının çıplak çizimleri yerleştirilir. Ancak bazı çevreler(!) buna şiddetle karşı çıkar ve sonuçta Carl Sagan ve arkadaşları bu çizimi kaldırmak zorunda kalırlar. Böylelikle karşı çıkanlar uzayda bile insanlığın namusunu korumuş olmaktan çok mutlu olmuşlardır herhalde…

Yeniden yalnız kovboy Voyager 1’e dönersek, Jüpiter ve Satürn Halkaları araştırmalarının ardından verilen Uranüs ve Neptün uzak gezegenleri de teftiş işini kardeşi Voyager 2’ye bıraktı ve NASA patronlarının direktifi ile sonsuz uzaya yol almaya başladı. 2004 yılında iticileri bozuldu ve uzun uğraşılardan (20 yıl) sonra 2024 te yeniden çalıştırıldı.

Bu arada haberleşmenin “Alo burası NASA hey Voyager iticilerini yaptık” gibi bir konuşma düşünüyorsanız biraz yanılıyorsunuz. Çünkü bu komutlar tam 21 saat sonra taraflara ancak ulaşabiliyor. Bu şekilde bir tamiratın 20 yıl sürmesini de olağan karşılamalı.

Ne demiştik, Voyager 1 şu anda dünyadan 25 milyar yıl uzaklıkta, yani 47 yılda bir arpa boyu bile yol gidemedi. Şu anda ancak 1 ışık/gün yol alabildi. Yani ışığın 1 günde aldığı yolu ancak alabildi. Peki böyle yılda 540 milyon kilometre hızla gitmeyi sürdürürse yolunun üzerindeki en yakın Zürafa Takımyıldızı’nın Gliese 445 yıldızına 40.000 (kırk bin) yılda yaklaşabilecek. Yaklaşabildiği mesafe ise 1,6 ışık yılı.(Yani yaklaşık 15.000.000.000.000 km) Bilim insanları buna “yakınından” diyor, nasıl bir yakınlıksa, benim aklım almıyor…

Elbette ben Astonomi ile ilgileniyorum ama astronot veya astrofizikçi değilim.

Bu arada diğer yalnız kovboy Voyager 2 yi merak edebilirsiniz. O da Uranüs ve Neptün’ü ziyaret eden ilk dünyalı araç olarak tarihe geçti ve kardeşinin ardına uzay yolculuğuna çıktı. İki durakta geciktiği için halen 21 milyar km ile 1’i takip ediyor. İşi uzun, sadece Güneş Sisteminin kıyısındaki Oort Bulutu’nu geçmesi 30.000 yıl alacak…

Evren inanılmaz bir yer. Üzerine yazacak çok yazı var. Bilinen en uzak noktası 93 milyar Işık Yılı ötesi. Yani 93.000.000.000 çarpı 9.331.200.000.000 km. Çarpmak mesele değil de okuması zor oluyor!

Peki ötesinde ne var, nasıl oluyor da astronomlar evrenin yaşı kadar olan geçmişi yıldızların ışıklarını izleyerek görebiliyorlar?

Ben bilmiyorum, ama üzerinde tartışmakta yarar var.

Bu arada belki aklınıza gelebilir şu soru, yahu bizim kovboylara hiç kimse rastlayamadı mı acaba 47 yılda?

Durun bakalım, henüz bir arpa boyu gidemediler, henüz kimse yok. Yani kimseye “sabah şerifleriniz hayırlı olsun” diyemedik…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberbodrum.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
nasfetiristay@icloud.com.emailine
(09.10.2025 12:23 - #954)
Peki ötesinde ne var sorusunu einsteine sormuşlar ne demiş biliyormusunuz Orada Allah başlar.
Mustafa Balcı Bilmiyorum. Benim bildiğim uzayın sınırları ile değil büyük patlamadan önce ne vardı sorusuna Albert Einstein "İşte Tanrı tartışması orada başlar" diye yanıtladı. Hiç bir bilim insanı elinde veri olmadan herhangi bir sonuca varamaz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberbodrum.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.