Aslında komedi Gazze’de yaşanmadı, Mısır Şarm el Şeyh’te yaşandı ama konu Gazze idi ve uzun süre yaşanıyordu. Şimdi ilk finali oynandı.
Bu arada saldırıların durduğu ve her gün çoluk çocuk onlarca kişinin bombalardan ve açlıktan ölmeyecekleri için çok mutluyum. Bu nedenle tüm dünyadaki İsrail ve Netenyahu karşıtı gösterilerin, Sumud filosunun ve diğer tüm aktivist eylemlerin planlayıcılarına, destek olan ülkelere müteşekkirim. Tek teşekkür edemeyeceğim kişi ise Bay Trump’tur.
Ne var ki durum komedisinde “Barışı Getiren” kişi olarak başrolde Bay Trump bulunmaktadır. Başrol altı rollerde ise Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Kuveyt Emiri Şeyh Temim ve bizim Cumhurbaşkanı Erdoğan yer almaktadır. Aslında onlara sözüm yok. Komedinin esas oğlanı Trump idi uzun zamandır.
Düşünün iki yıldır İsrail’in saldırganlığı için destek olan, hatta onu körükleyen, her gün daha çok kadın, çoluk çocuk, yaşlı insanın ölmesine göz yuman ülkelerin başında ABD yok muydu…
Ülkesinde bu kanın durması için gösteri yapan öğrenci ve öğretim üyelerini Filistin’i destekledikleri gerekçesiyle üniversitelerden kovduran hangi ülkeydi? ABD.
Yasal Filistin hükümeti üyelerine BM Genel Kurulu toplantılarına katılmalarını vize vermeyerek engelleyen ülke hangi ülkeydi? ABD.
Zamanında içinden çıkmış bir faşistin yaptığı katliamların ezikliğini gidermek için başka bir eli kanlı faşiste 60 bin insanı öldürmesi için maddi destek sağlayan hangi ülkeydi? Almanya.
Almanya’nın sağladığı finansman karşılığında onlarca silahı, bombayı, uçağı İsrail’e yığan ve böylelikle Gazze soykırımından en büyük payı alıp bunu TV kameralarının önünde gevrek gevrek “İsrail Hamas’a karşı kendini savunuyor” diye açıklayan arkadaş kimdi? Bay Trump.
Sonra adam “ben bu savaşı durduracağım” diye çıktı ortaya. Yahu arkadaş ortada bir savaş yok ki durdurasın, ortada katliam, sürgün, istila, abluka var senin desteğinle yapılan. Neyi durduruyorsun?
Dünyada İsrail’in insanlık dışı utanmazlıklarına son vermek için tepkiler çığ gibi büyüyünce arkadaş hemen “barış havarisi” kesiliverdi.
Ne oldu, beslemesi Netanyahu’yu yanına çağırdı ve bu işin “şimdilik” bittiğini söyledi. Sonra gitti İsrail Meclisi’nde bir konuşma yaptı, onlara ne kadar “barışsever” bir başbakanları olduğunu, kendisinin barış çağrısına hemen olumlu yanıt verdiğini söyledi. Hatta yolsuzluktan hapise atılmaması için İsrail Cumhurbaşkanı’ndan af bile diledi, iyi mi…
Sonra geldi Şarm El Şeyh’te “Barış Zirvesi” düzenlenmesini emretti, çağırdı 30’dan fazla ülke liderini, yanına aldı Katar, Mısır ve Türkiye liderini. İmzaladı “Barış İçin Niyet Beyanı” gibi ne bir sonucu ne de bir yaptırımı olan dandik bir belgeyi yanındaki üç liderle…
Bu arada aralarında Almanya’nın da olduğu ülke lider ve yetkilileri arkada figüran olarak alkış tuttular tam 67 bin 682 ölü, 170 bin 33 yaralı ve 2 milyonu aşkın evsiz barksız sürgün edilmiş insanla sonuçlanan bu katliama destek olan Bay Trump’ı.
Hatta birisi (belli ki daha önceden hazırlanmış – Ürdün Kralı) hızını alamayıp Bay Trump’ı yeniden Nobel Barış Ödülü’ne aday bile gösterdi.
İşe bakar mısınız, sen ver silahları, bombaları uçakları, binlerce kişinin ölümüne çanak tut, sonra da Barış Ödülü’ne aday ol. Hoş geçen yıl da tetikçisi Netenyahu ödüle aday göstermişti onu ama olmadı, Venezuella’daki bir çatlağa verdiler…
Arkadaş bu yolla barış getirmeyi iyi bildiği için halen Ukrayna’ya Avrupa’daki dostlarıyla silah vermeyi sürdürüyor. Sonra nasıl olsa Putin’i ikna edecek ve savaşı bitirecek, barış getirecek!
Bu arada iki devletli çözüm arada kaynadı, kimse bahsetmedi, Hamas’ın nasıl silah bırakacağını Hamas dahil kimse bilmiyor, Gazze’ye herkes imar işinden pay kapma yarışı olarak bakıyor, nasıl bir barış anlamadım.
Batı Şeria’daki Filistin hükümeti mi dediniz? Ben bir ara TV de Mahmut Abbas’ı gördüm. Şöyle bir geçti ekranın önünden. Malumunuz Şarm El Şeyh turistik bir bölge. Belki de plaja gidiyordu...
Omuzunda bir plaj havlusu eksikti, o da olsa durum komedisi tamamlanacaktı…
