Başlık çok mu iddialı geldi size? Ya da çok fazla meydan okuyan?
“Bodrum; Türkiye’nin Süper Lüks Tatil Yöresi” başlığı bana göre çok doğrudur ve bir gerçeği yansıtmaktadır.
Bodrum gelişme evresinin üçüncü ve son evresine gelmiştir. Şirin tatil kasabası, entelektüellerin buluştuğu bir kıyı kenti, ünlülerin akın ettiği bir tatil yöresi derken iş son aşamaya gelip “Yerli ve yabancı varlıklıların tekneleri veya özel uçaklarıyla uğradığı, tatil yaptığı, dünyaca ünlü konaklama tesislerinin ve gurme restoranlarının yer aldığı, doğu Akdeniz’in 1 numaralı lüks tatil merkezi” haline dönüşmektedir.
Bu iyi bir şeydir. Buna karşı çıkmak veya engel olmaya kalkışmak saçmadır ve akıldışı bir eylemdir.
Bodrum’un rakipleri artık Mikanos, Capri, Rimini, veya Saint Tropez’dir.
Bugün bu gelişmeleri Bodrum’da yaşayanlar olarak pek fazla hissetmiyoruz, ancak gelişme bizden habersiz sürüyor.
Bu konuda başı özel sektör çekiyor doğal olarak. Hem kurduğu marka otelini tanıtıp doldurmaya çalışıyor, hem de bünyesindeki dünyaca ünlü marka restoranların iş yapmasını sağlamak için çaba harcıyor.
Hadi şöyle bir düşünce yapalım, son beş yılda Bodrum’da kaç dünya markası otel açıldı? Tahmin edebileniniz var mı?
Ekonomist’in araştırmasına göre son beş yılda Bodrum’da 15 i faaliyete geçmiş 12 si ise yapım aşamasında tam 27 tane dünya markası lüks otel projesi hayata geçmiş veya yakında geçecek.
Marka vermeyi sevmem ama burada vereceğim. Dünyanın en lüks uluslararası hotel zinciri Bvlgari Hotel and Resorts gurubunun “Jeweller of Hospitality” koleksiyonunun 12. Oteli gelecek yıl Bodrum’da açılacak.
Bunlar son beş yılda açılanlar elbette bir de eskiden açılmış ve halen faaliyetlerini başarıyla sürdüren lüks sınıfı oteller de var. Zaten biraz da yenilerinin gelmesini onlar tetiklemiş görünüyor.
Haydi, bir de son beş yılda Bodrum’da açılan lüks restoranların sayılarını bulmaya çalışalım. Tahmin edin bakalım acaba kaç tanedir?
Ben sayamadım. Açıkçası oteller kadar kolay bulunup sayılamıyorlar. Ama nereden baksan 100’ün üzerinde ve bunların çoğu kışın da faal durumda.
Bodrum giderek Doğu Akdeniz’in “lüks gurme merkezi” vasfına sahip çıkıyor ve görünüşe göre bu böyle artarak sürecek.
Benim düşüncelerim olumlu. Evet Bodrum’a ilk geldiğimiz zamanlarda Türkbükü’nde bir tek yemek yenecek (ve de kalacak) yer vardı. “Eda’nın Yeri” Dil balığı zamanında bizim için vazgeçilmez bir yerdi. Evet çok güzeldi…
Ama dünya değişti. Ne o Türkbükü kaldı ne de o Eda. Olsun ama yine elde bir Bodrum var ve yine yerinin incisi.
Neresi bozulmadı ki?
Her neyse, önümüzdeki beş yıl sonrasının Bodrum’unu ben düşünemiyorum bile. Ama bildiğim artık lahmacun fiyatlarının konuşulmayacak olmasıdır.
Akdeniz’deki rakiplerinin hepsinin önüne geçeceğine inanıyorum. Böylelikle sürü turizminin getireceği kalitesizlikten kurtulacak, TUI’nin ve diğer kitle turizm yapan acentelerin de daha seçme ve kaliteye yönelmesi talep edilecektir.
Yatlar ve motoryatlar ile ilgili herhangi bir noktaya değinmek istemiyorum, çünkü onlar zaten en baştan beri Bodrum’u bu mecraya çeken unsurlardı. Bu zincire bir de lüks kruvaziyer gemilerin eklenmesini bekliyorum. Şimdilik sıradan gemiler geliyor ama zamanla inanıyorum ki bu sektörün “krem dö la krem”i de (mesela Silversea Cruises) bu kervana katılacaklardır.
Tekrarlamakta fayda var, Lüks Turizm iyidir. Senin domatesini, etini, suyunu, halını, kilimini daha iyi değerlendirmeni sağlar. Daha fazla katma değer yaratır ve normalin en az 2,5 katı fazla döviz bırakır.
Bu konu sadece bir yazı ile bitemez çünkü çok geniş ve yöreyi ilgilendiren çok önemli değişiklikleri tetikleyecek. Bu yüzden yine yazıp tartışacağız. Yani “hoca” diliyle;
Bu konuyu işlemeye devam edeceğiz arkadaşlar…
