Bodrum dün, yani Cuma akşamı gelen haberle bir anda çalkalandı. Bodrum Belediye Meclis Üyesi Niyazi Atare, rüşvet iddiasıyla gözaltına alındı, ifadesi alındı ve ardından mahkemece tutuklandı.
Burada artık söz bizde değil. Bundan sonra top Yüce Yargıda. Deliller, ifadeler, süreç… Kim haklı, kim haksız; suç var mı yok mu, ortaya çıkacak.
Ben bu olayı bir kenara koyuyorum. Çünkü benim söylemek istediğim, bu ülkede yıllardır değişmeyen bir refleks.
Bir olay oluyor ya da biri gözaltına alınıyor…
Hemen iki cephe beliriyor!
Sevenleri;
“Yapmaz o! Kesin siyasi!”
“Üstüne oynuyorlar!”
“Sesini kısmaya çalışıyorlar!”
Sevmeyenleri;
“Oh oldu!”
“Az bile! Daha neler yapmıştır!”
“Sonuna kadar hak ediyor!”
Adeta görsek halaya duracaklar.
Arkadaşlar… Bir durun!
Daha ortada kesinleşmiş hiçbir şey yokken, neyin davasını görüyoruz biz?
Bu ülkede haksız yere suçlananlar da oldu.
Bu ülkede suçlu olup da aklananlar, üstü kapatılanlar da oldu.
Ama çoğu zaman yargı sonunda neyin ne olduğunu ortaya koyuyor.
Ben gazeteciyim. Benim işim bilgi ve resmi açıklama.
Ortada belge yokken kimseyi linç etmem.
Kimseyi de aklamam.
Bu yüzden tepki çekerim biliyorum.
“Niye konuşmuyorsun?”
“Sen de sessiz kaldın!”
“Tarafını belli et!”
Varsın öyle olsun.
Benim için taraf, hakikattir.
Ve hakikatin son sözünü, sosyal medya mahkemesi değil, yargı söyler.
İster sevin, ister sevmeyin…
Hepimiz önce bir beklemeyi öğrenmek zorundayız.
Keşke memlekette herkes önce “bir durmayı” bilse.
