İstanbul’da yaşanan son deprem, sadece binaları değil, milyonların zihnini de sarstı. Marmara bölgesindeki riskin yeniden gündeme gelmesiyle birlikte, ikinci evi Bodrum’da olan birçok aile, henüz sezon başlamadan yazlıklarına doğru yola çıktı. Özellikle çocukları okul çağında olmayan ailelerin tercihi açık: Kalabalıktan uzak, daha az katlı yapılarla çevrili, güven hissi veren bir yaşam alanı.
Bodrum’un iki katlı yapıları, dağınık yerleşim planı ve kıyı boyunca uzanan doğal yapısı, psikolojik olarak daha güvenli bir alan izlenimi yaratıyor. Bu durum, pandemide yaşanan göçün benzeri bir dalganın yeniden başlayabileceğinin habercisi. Son günlerde artan emlak ve kiralık konut arayışları bunu doğrular nitelikte.
Ancak önemli bir soru karşımızda duruyor: Ya Bodrum’da da deprem olursa?
2017’de Kos-Bodrum arasında yaşanan sarsıntı hâlâ hafızalarda. Bodrum, aktif fay hatlarına yakın bir bölgede yer alıyor ve yapı stoğunun büyük bir kısmı hâlâ güncel deprem yönetmeliğine uygun değil. Dahası, artan nüfusa rağmen sağlık altyapısı yetersiz; devlet hastanesi ve özel hastaneler sınırlı kapasiteyle hizmet veriyor.
Yeni göreve başlayan Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, ekibiyle birlikte kenti sezona hazırlamak için yoğun bir çaba içinde. Ancak bu ani nüfus hareketliliği, alt yapıdan güvenliğe kadar pek çok alanda Bodrum’un kapasitesini zorlayabilir.
Güzel bir liman olmak yetmez; güvenli bir liman da olmak zorundayız.
Deprem gerçeğiyle yüzleştiğimiz bu günlerde, Bodrum’un da risk haritasında olduğunu unutmadan hareket etmeli, gereken hazırlıkları vakit kaybetmeden yapmalıyız.