Özellikle bu yaz döneminde Bodrum’da yaşanan olaylar gerçekten de hayret verici seviyelerde. İnsan “Bu ne kardeşim?” demekten alıkoyamıyor kendini. İki paket sigara parası ödememek için kasiyer bıçaklamalar, trafik polisine karşı gelerek aracını üzerine sürmeler, sıklaşan trafik kazaları sonucu artan yaralanmalar ve ölümler, silahlı saldırılar, inşaat yasağına uymamak, kural ve kanun tanımamazlıklar, çevre temizliği hususunda yaşanan duyarsızlık örnekleri yani kısaca ne ararsan var diyebiliriz. Tamam, tabi ki herkesin hakkı Bodrum’da yaşamak ve de tatil yapmak ama kanun ve kurallara, örf ve adetlere, insanlara, hayvanlara ve doğaya gerekli saygıyı göstermek şartıyla. Aksi halde hem kendimize hem Bodrum’a hem de Bodrum sevdalılarına zarar veriyoruz. Bu durum sadece bununla da kalmıyor, turizm, emlak, gıda, eğlence gibi sektörler başta olmak üzere birçok sektöre de yansımaları oluyor. Buna ne hakkımız var? Bodrum’u gövde gösterisi yapılacak, imkanları ile hava atılacak, medyatik olunacak bir yer olarak gördüğümüz sürece biz bu durumdan kurtulamayız. Sağda solda ödenen hesapların sosyal medyada paylaşılması, lahmacun şurada bu kadar yok burada bu kadar söylemleri, Bodrum ile ilgili konuşulacak, paylaşılacak tek konu bu mu yani? Bodrum’un bunca doğal güzelliklerini göremiyor, keşfedemiyor ve tadını çıkartamıyorsak, başkalarını yargılamak yerine önce kendimizi sorgulamalıyız. Sizin anlayacağınız tüm bu yaşanan olumsuzluklara karşı tek sorunumuz lahmacunun fiyatı. Biz önce bir kendimize gelelim, doğaya, çevreye, canlılara saygılı olalım sonrasında her şey çok daha güzel olur. Unutmayın bizim başka bir Bodrum’umuz daha yok. Her şeyin gönlünüzce olması dileğimle…