Yahu kardeşim, bu nasıl bir rahatlık?
Sigaranın son nefesini verip izmariti cillop gibi doğaya bırakmak neyin kafası? Yetmedi, bir de cam şişeyi ormana fırlat, pet şişeyi yola yuvarla… Sanırsın çöplüğün CEO’susun!
Burası senin babanın çiftliği değil.
Bu şehir, bu orman, bu toprak hepimizin. Ama sen ne yapıyorsun?
Yanındaki arkadaşına artistlik yapar gibi camı indirip “pıt!” diye izmariti yola savuruyorsun. Aferin sana, doğayı katletmede 1 numarasın!
Yok mu içinde bir gram vicdan, utanma, sıkılma?
Bak güzel kardeşim, bir izmarit milyonlarca ağacı küle çevirir.
Bir cam şişe güneşte büyüteç gibi çalışır, ormanları yakar.
Pet şişe desen zaten yüz yıl doğada çürümez, hayvanların boğazına takılır.
Senin ‘üç saniyelik’ keyfin, doğanın bin yıllık dengesini bozuyor.
Sonra ne oluyor?
“Yangın var!” diye feryat ediyoruz.
“Ormanlar gitti, hayvanlar öldü!” diye gözyaşı döküyoruz.
Ama iş işten geçtikten sonra…
O yüzden…
Lütfen ama lütfen artık şu çöplerini çöp kutusuna at.
Sigaranı söndür, cebine koy, çöp bulana kadar taşı.
“Benim bir çöpümden ne olur?” deme.
Oluyor işte. Hem de çok şey oluyor!
Doğaya, sokağa, bu güzel memlekete bir iyilik yap:
Magandalığı bırak, insan gibi yaşa.
İzmarit değil, iz bırak!
